Hayat Kısa Kuşlar Uçuyor..

Hayat Kısa Kuşlar Uçuyor..

12 Mayıs 2013 Pazar

12 Mayıs 2013 Hemşireler Günü

HEMŞİREN YOKSA SAĞLIĞIN DA YOK! 

Hemşirelik haftasına girerken...


‘Hemşireler Konseyi’ tarafından 1965 yılında kabul edilen ve dilimize de çevrilen “Uluslararası Hemşirelik Andı” der ki;

Yüklenmiş olduğum sorumlulukların bilincinde geliştirdiğim anlayış ve becerilerimle herhangi bir ırk,inanç, renk, siyasal veya sosyal durum ayırımı gözetmeksizin hastalarıma bakacağıma;
Hayatı korumak, ızdırabı hafifletmek, sağlığı yüceltmek için gereken her türlü çabayı göstereceğime;
Bakımım altındaki hastaların bütün değer ve dini inançlarına saygı duyacağıma;
Bana bireylerle ilgili olarak verilen tüm bilgileri sağlayacağıma;
Hayatı ya da sağlığı tehdit edebilecek her türlü girişimden sakına cağıma;
Mesleki bilgi ve becerilerimi en üst düzeyde tutmaya çalışacağıma;
Sağlık ekibinin bütün üyeleri ile iş birliği yapacağıma ve onları destekleyeceğime;
Bunların tümünü yaparken, Uluslararası Hemşirelik Ahlak Yasasısının onurunu korumak için gerekecek bütün çabaları sarf edeceğime ve hemşireliğin bütünlüğünü koruyacağıma ant içerim.

Yıl 2013, yine Hemşirelik Haftası, kutsal(!) haftamız…
Geçen yıl, hatırlayanlarınız olacaktır, bir not yazmıştım, burukluğumu(zu) anlatan. Bugün, yine bu ekranın başına geçtim, istedim ki yeni ve güzel bir şeyler anlatayım… Maalesef arkadaşlar, ‘maalesef’ diyorum, çünkü geçen yıldan bu yana çok şey olumlu yöne doğru değil daha da kötüye gitmiş.Burukluğumuzun ötesinde kronik bir de tükenmişlik eklenmiş…

Mesleğimiz meslek olarak yerini aldı mı?
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) “Herkese Sağlık” hedefine ulaşmada hemşirelik ve ebeliği, maliyet etkili hizmet sunumunda, en önemli güç olarak tanımlıyor. Bu yüzden, artık ebelik ve hemşirelik mesleği ‘yardımcı’ sağlık hizmeti olmaktan çıkartılarak sağlık hizmeti sınıfına dahil edilmeli. Bu çalışma hâlâ tamamlanmadı! Ama bunun yanında 19 Nisan 2011’de çıkan Hemşirelik Yönetmeliğinde yapılan iş tanımıyla hemşirelere çok ciddi sorumluluklar yüklendi, iyice işin içinden çıkılmaz hale gelindi.Takip ve tedavinin yanı sıra bir yığın kırtasiye işi eklenerek, hemşireler hemşirelik mesleğini yapamaz hale geldi. Adına performans dedikleri “PUAN” uğruna iş hayatımıza bir sürü angarya eklendi. Fazla mesailerin sonunda hata yapma olasılığı katlanarak arttı, bu durum hem hemşirenin hem de hastanın güvenliğini riske atmakta. Üstelik malpraktis’in hemşireye mal edilmesi de çabası, tam gün yasası ile doktoru sigortalayan, diğer çalışanlarıysa riskin içine atan zihniyet, hemşirelik mesleğini yok sayıyor.
Hemşirelik, temel eğitimden, mezuniyet sonrası eğitime, kendi hizmetlerinin yönetiminden, hizmet içi eğitime, mesleği düzenleyen yasa ve yönetmeliklere kadar çok ciddi sorunlarla boğuşan, mesleki deontoloji tüzüğü olmayan, kısaca kendi kendini denetleme ve geliştirme mekanizmalarının neredeyse  tümünden yoksun bir meslek  haline geldi. Kamu hastane birliklerine bağlı hastanelerde başhemşirelikler kaldırıldı, sağlık bakım hizmet müdürlükleri haline getirildi. Öyle ki bazı hastanelerde bu görevlere hemşirelik mezunu olmayan kişiler bile atanmış durumda.

Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK), Sağlık Bakanlığı ve Devlet Planlama Teşkilatının hazırladığı “Türkiye’de Sağlık Eğitimi ve Sağlık İnsan gücü Durum Raporu”na göre; Haziran 2010 itibariyle Türkiye’de toplam 102 bin 564 hemşirenin aktif olarak çalıştığı belirtiliyor. Hemşirelerin 70 bin 288’i Sağlık Bakanlığı bünyesinde, 15 bin 335’i üniversitelerde, 16 bin 941’i de özel sağlık kuruluşlarında görev yapıyor. Ancak, işsiz hemşire sayısı ile ilgili hiçbir veri yok… Özellikle mi açıklanmamış acaba? En son 2 Kasım 2011 günü çıkarılan 663 Sayılı KHK ile bu tanımsızlık daha da belirgin hale getirilmiş.Bunun amacı hemşire iş gücü maliyetini düşürmek olmasın sakın? Avrupa Birliği ülkelerinde 100 bin kişiye 745 hemşire düşüyor, Türkiye’de bu rakam 141… Sağlık sistemimizde, hemşirelik mesleğinin istihdam içindeki durumu aynen böyle…
Yukarıda bahsettiğim bu veriler mesleğimizde oluşan ve gün geçtikçe bizleri tükenmişliğe sürükleyen durumlar…
Yaşadığımız en büyük sıkıntılardan biri de, halen görev yetki ve sorumluluklarımızın belirsiz olması, esnek ve kuralsız çalıştırılıyor olmamız.Yetkililer, nerede boşluk varsa orada çalıştırıyor hemşireleri;  hemşireler ebelik, ebeler hemşirelik yapıyor pek çok yerde. Öte yandan, mesleğimizde branşlaşma sürecinde hâlâ sonuçlanmadı,yeterli profesyonel adımlar bir türlü atılamıyor. Bunun en temel nedeni de yine mesleğimizin halâ mesleki kimliğini elde edememiş olmasından başka bir şey değil…
·        Mesleğimiz hâlâ ağır ve tehlikeli iş kapsamına alınmamış;
·        Şiddetsiz ve güvenli çalışma koşullarının sağlanmamış;
·        Ağırlıklı olarak bir kadın mesleği olmasından dolayı, çalıştığımız kurumlarda 24 saat açık kreş ve çocuk bakım evleri yok;
·        Erken emeklilik ve yıpranma hakkımızın verilmemiş;
·        Haftalık çalışma saatlerimiz çoğu zaman 40 saati geçiyor;
·        Görev tanımlarımız net olarak belirlenmemiş  ve yasal güvenceye alınmamış;
·        Fiili hizmet zammı kapsamına dahil edilmemiş;


Hepinizin bu maddelere ekleyeceği daha bir sürü sıkıntısı vardır eminim. Yine de şunu da çok net biliyorum; hepimiz bu sıkıntıların kaygılarını taşırken, yaşarken nasıl oluyorsa kliniğe, hasta odasına, ameliyathaneye, yoğun bakıma, acil servise,polikliniğe girdiğimizde, sorumluluğunu taşıdığımız hastaya “yemin ettiğimiz” biçimde, güven ortamını sağlayarak, mahremini koruyarak, ayrım yapmaksızın, gizli bir şefkat ve sevgiyle yaklaşıyoruz… Her şeye rağmen…

İçimizde bu mesleğin sevgisi olmasa zaten biz, HEMŞİRE olmazdık! Çünkü söz konusu İNSAN, söz konusu SAĞLIK…




Günümüz, haftamız “her şeye rağmen” kutlu olsun sevgili meslektaşlarım, arkadaşlarım, dostlarım…
Sevgiyle…

Öz’ce



(Mayıs, 2013)